KENDİNİ SINIRLAMAYAN BAĞIMSIZ AJANS [OFİS ZİYARETİ]

Miles&Smiles, Markafoni gibi markalara yaptığı işlerle dikkatleri üzerinde toplayan ve çok konuşulan Fakülte reklam ajansının, tam manasıyla ‘şehrin merkezindeki’ ofisini ziyaret ettik. Ajans hakkında merak edilenleri kurucusu Şirin Bayülgen’e sorduk:


Fakülte tam olarak ne ajansı? Dijital ajans, sosyal medya ajansı, butik ajans?


Fakülte, dijital, konvansiyonel, network, sosyal medya, kreatif, BTL, ATL, butik, antik, kuntik gibi kalıplarla kendini sınırlamayan, bağımsız bir ‘Reklam Ajansı’. Evet, reklam ajansı. Bağımsızın altını çizmek isterim, bu soru bana her sorulduğunda çünkü sanırım ‘independent’ şirket ve markalar gibi, reklam ajansı da tek tük kaldı. Sir Martin Sorell bir gün tüm reklam dünyasını ele geçirdiğinde biz yine de bağımsızlık için mücadele veriyor olacağız :) Şaka bir yana, şu şirketi 3-4 senede bir yerlere getireyim de sonra bir yabancıya çakıp o parayla dünyayı gezeyim gibi bir felsefemiz yok. Zira reklam okumuş, reklamcılıkla büyümüş, reklamdan başka da bir iş yapmak istemeyen kişiler olarak bu meseleyle yaşıyoruz diyebilirim. Ölürken de bir slogan bulup öyle gitmek isteriz yani.


Sektörde nasıl bir boşluk gördünüz de ajansı kurmaya karar verdiniz? Neler yapıyorsunuz?


Aslında sektörel bir boşluğu doldurmak amacıyla kurulmadık. Sahip olduğumuza inandığımız akli ve fiili melekeleri hayata geçirmek üzere kurulduk. Yani aslında kendimizden yola çıktık demek istiyorum. Yumurta üretmekte olan bir çiftliğin, organik yumurta şirketi kurması gibi. Bulduğu fikirleri aynı zamanda uygulayan bir yer olmamız yani prodüksiyon, fotoğraf, animasyon, 3D tasarım, reklam müziği gibi normalde ajansların üçüncü parti firmalara pasladığı iş kalemlerini in-house yani kendi bünyesinde çözen bir reklam ajansı olmamız en büyük farkımız. Ayrıca, “Biz dijitaliz o yüzden katalog yapmayız, biz network’üz küçük iş almayız, biz kreatifiz sadece fikir buluruz” mantığına karşıyız. Dolayısıyla sektördeki büyük bir boşluğu bu yaklaşımımızla doldurmuş oluyoruz belki de…


Aslında sektörel bir boşluğu doldurmak amacıyla kurulmadık. Sahip olduğumuza inandığımız akli ve fiili melekeleri hayata geçirmek üzere kurulduk. Yani aslında kendimizden yola çıktık demek istiyorum. Yumurta üretmekte olan bir çiftliğin, organik yumurta şirketi kurması gibi. Bulduğu fikirleri aynı zamanda uygulayan bir yer olmamız yani prodüksiyon, fotoğraf, animasyon, 3D tasarım, reklam müziği gibi normalde ajansların üçüncü parti firmalara pasladığı iş kalemlerini in-house yani kendi bünyesinde çözen bir reklam ajansı olmamız en büyük farkımız. Ayrıca, “Biz dijitaliz o yüzden katalog yapmayız, biz network’üz küçük iş almayız, biz kreatifiz sadece fikir buluruz” mantığına karşıyız. Dolayısıyla sektördeki büyük bir boşluğu bu yaklaşımımızla doldurmuş oluyoruz belki de…


Sizi ‘konuşulan’ işlerle tanıdık (Miles&Smiles virali, Markafonik Aşk…) Ajans hep böyle ‘sivri’ işlerle mi yürüyecek? Başka hangi markalara nasıl projeler yapıyorsunuz?


Konuşulan işler yapabilmek için, konuşulmaya hazır müşteriniz olması lazım. Şanslıyız ki şimdiye kadar bütün projelerimizde bizi bu yönde teşvik eden, cesur müşterilerle çalıştık. Fakat her reklamcı ve reklamverenin de bildiği üzere sadece bu tarz işler yaparak hayatta kalabileceğinize inanmak ütopik olur.


Fakülte ekibine katılmak, burada çalışmak isteyen kişilerden beklentileriniz neler?


‘Multifonksiyonellik’. Fakülte’de art direktör tasarım yaparken, film de yönetir; yazar fikir düşünürken stratejik sunum da hazırlar, yazılımcı yazılım geliştirirken eğitim de verir. Herkes kendinin temsilcisidir ve müşteri aradığında “Alo” diyebilir. Kısacası herkes çok şapkalıdır. Katılmak isteyen varsa, +1’i olduğundan emin olsun.


Ofisin yeri özellikle mi seçildi? İstiklal’de / Galata’da bulunmak biz ‘Maslaklılara’ nazaran avantaj sağlıyor mu?


Bir emlak sitesine girip, kiralık iş yeri araması yapmadım. Ofisin evime yakın olmasını istedim ve evimin tam karşısında bir ofis tuttum. Kendi adıma yakınlığı her ne kadar abartmış olsam da ofisin konumu çalışanlar için de oldukça yakın. Zaten herkes Galata ve Cihangir çevresinde oturuyor. Burası bazen fazla “tarz” gelebiliyor yalnız insana. Bu nedenle İstanbul’un hatta Türkiye’nin ne kadar farklı yerine gitsek, görsek, yaşasak iyidir.


Ajans için büyüme planlarınız var mı? Ya da ajans için planlarınız neler?


Olmaz mı? Üzerinde yoğunlaştığımız viral meselenin çok önemli bir unsuru var. Hedef kitleye bir içerik sunuyorsunuz. Onu önce izlemesini, sonra beğenmesini, sonra da paylaşmasını hedefliyorsunuz. Yani 3 aşamalı zorlu bir süreçten geçiyor ürettiğiniz içerik. Bu anlamda başarılı olmuş işlerimizin sayısını ve etkisini daha da çok artırmayı hedefliyoruz. Büyüme planımız böyle.


İşlerini beğendiğiniz ajanslar var mı?


Benim işlerini beğendiğim Türk ajans Rafineri. Yurt dışından da Viral Factory ve Buzzman.


  • Ofisten Kareler